21 Ocak 2011 Cuma

HİSTERİK

Share
Kanıtlarımı sildim dilimden,kazıdım hepsini birer birer. Ne büyük bir sabır insanın benliğini varolan gerçekliğinden kaçırıp başka bir anlama sokması.Seni başka kategorilere sokmaya çalışıyorum.Aklım karışıyor.Sebep bekliyor iç sesim,cevabsız kalıyorum.Kendi kendine sorduğun sorulara cevapsız kalmak ne güç bir durum.     Hayalleri  en sevdiği oyuncaklarla  dolu küçük bir çocuk gibi seni biriktirip,sayıyorum her gün…Geçen zaman içinde daha da çoğalıyorsun.Bir gün geldiğinde,seni biriktirdiğim koleksiyonumu  önüne sunup sayfaları çevirip her bir karesini göstermek isterdim.Yeni doğan cesaretimi biraz büyüttükten sonra, sana elle tutulur faaliyetlerimle gelebilirim sanırım.Histeri nöbetlerimde yanyana olmayı isterdim.Yan yana olmayı;koluna sarılıp ağlamayı…plastik bebeğinin bacağını koparmış küçük bir çocuk gibi…Kendi yanlışlarından doğan trajedilere ağlayan mantık kavramını hiçe sayan, her halükarda ben haklıyım diye bağıran bir çocuk gibi…
”ben haklıyım! ”…
Vücudunu dörde bölüp,kendini defalarca duvarlara çarpsan da, kelimelerden dağlar yaratsan da, son sözüne keskin bir bıçak koysanda… 
”ben haklıyım! ”…
Gözüme defalarca toz kaçar, ama ağlamam.. Ağlamadım.. Ağlamıyorum.. Ağlamayacağım.. Ağlayanları sevmem..Gözüme toz kaçar…Bir kirpik tanesi sıkışır göz kapağımın iç kısmına, batar durur..sulanır gözlerim..Yani hepsi bu..Ama ağlamam. Rüzgar eser.. ipne rüzgar.. Serseri rüzgar..pis rüzgar…Sert ve kuru eser.. Vurur gözüme gözüme…ama dedim ya ben ağlamam! Kamçılanmış  hislerimi tutup yelelerinden savururum.Her zaman kontrol ederim.Taviz vermem.Ses çıkarmam.Kurur kalır düşünceler.Sustururum.Kütüphane sessizliği girer düşünceme.İzin vermem konuşturmam.
…Acı çekmeye meyilli bu duruşun,bu bakışın..Sahip çıkamadığın benliğin..SAvunma mekanizmanı çoktan çökertmiş insanlar..Sen susarsın.Cevap vermezsin…Gidersin…Ağlarsın…Küçük bir çocuk gibi hıçkırarak..Seni koruma iç güdüsüyle koşar alırım bütün karmaşanın içinden…Sonra sorarsın ” bu da ne şimdi” diye…
”Öylesine,” derim..”Hiç” derim…”Panik”, derim…
Anlam koymana izin vermeden başka anlamlara yüklerim…Küçüksün derim.Korudum derim..İnsanlık, derim…
Günler geçer…Ben her zamanki gibi anlam çarpıtma ustalığımla farklı hikayeler yazarken beynimde..Sen kırılan umudunu ceplerine doldurup;
”gitme vakti gelmiştir…Yolcu yolunda gerek…Haydi bana Allah’a ısmarladık” dersin…ve umudunu kaybetmiş her insan gibi, gidersin!…
”Gitmeyi bu kadar iyi becerebilen başka bir insan var mı ?” derim..Gitmene bile aşık olurum.Ama sorma, söylemem…Başka bir anlam bulurum elbet…
Duygularını ustalıkla saklayabilen insanların birçoğunun yaptığı gibi; Gururluyum derim…İstersem kazanırdım derim…Hepsi benim elimdeydi derim..
Kendimi bir güzel kandırırım…Kimsenin olmadığı bir köşede otururken; acıların en yoğun olduğu saatlerde, gerçeği bir tek kendime itiraf ederim..
Gururumun, korkaklık olduğunu..
Paniğimin,öylesine bahanelerimin esasında aşk olduğunu…
Duygularını açığa kavuşturma güvenimin daha çocuk olduğunu…Belkide büyümesine izin vermeden öldürdüğümü…Aslında bir his katili olduğumu…Değerli kavramımın,kaybedince cereyan ettiğini…
”Bu kadar itiraf yeter” derim…Yine kütüphane sessizliğime dönerim.Sonra uyuturum düşüncelerimi..
”hayır!… Ben HAKLIYIM!…Her zaman olduğu gibi..BEN!…His katili…

Twitter

Blog Arşivi