3 Ocak 2011 Pazartesi

aşk aromalı turta için...

Share
Sabah uykumdan uyanıp yuzume soğuk su çarpıp güne başlamak;
Günün ilk sigarasını kahvaltı yapmadan içtiğim için bana kızman;
Karmakarışık giysi dolabımdan el yordamıyla bulduğum hırkamı giyip, uyku sersemliği kaybolmamış yüzünü öpmek...
Göz kapaklarına dokundururken dudaklarımı, her defasında ''gözden öpmek ayrılık getirir'' deyişin ...
Arnavut kaldırımlı sokakta yürürken ekmek almayı düşünmekten başka,senin hayatımda oluşunu düşünürdüm.
Düşüncelerimin bir kıyısında 1 ekmek, 1 nutella ama bir köşesinde mutlaka 1 sen  olurdun.Her yağmur yağdığında, arnavut kaldırımlara yapışan anılarımız yıkanır,kaybolurdu.
Ama her zaman yağmur yağmazdı. Bazen kar düşerdi bu kasabaya...
İşte o zaman karşıdaki dağlar beyaza bürünürdü.Ben hep küçükken aldığımız o simli kartpostalları hatırlardım.kartpostallardaki  fotoğraflar gibi güzel yağardı burada kar...
Simleri elime bulaşan kartpostallar gibi aklımdasın...
En sevilen kitapları okuyup anlatırdın.Karakterleri kafanda yaşatıp sorgulardın kendi içinde.
Hep merak etmişimdir.Senin kadar çok okuyan ama senin kadar  sığı düşünebilen bir insan var mıdır?
Bazen okula gitmek istemezdim.Ruhuma gölge düşerdi.İçim kıyılırdı.Kağıt yarası gibi yakardın canımı.
İnce bir bakış, fuzuli bir çatışma;Uzak kalmak istemezdim senden...
Küçük bir evcilik oyunu oynardık.Sen kadife bakışları olan , kadife ellerden dokunuşlar koyardın gönlüme.
Benimse yere göre sığdıramadığım bir egom...
Her gün ilmek ilmek  ördüğüm bir bencillik nüfus etti aramıza.
Yine de sen en güzel rüyaları gör istedim.
Sen uyurken, nefes alışını ezberledim.Uykuya dalışını, yemek yapışını, dert yanışını.
Dudak hareketlerini ezberledim,gözlerindeki arayışı...
Hayallerimde köprüler kurarken duvarlar örmüşüm.Sen büyük bir mimarlık hatası oldun içimde.Mutfağı unutulmuş bir ev gibiydin.Banyosu dahi yoktu.Sadece bir oturma odası...
Sabahlara kadar bağırıp ağlayabileceğimiz bir odası vardı....
Gölge düştü ruhuma.Aşk masalına yeni karakterler ekledik.Sen çözümsüz bıraksan da; belkide en net bendim. Kin değildi büyüttüğüm. Ego aromalı bir aşk turtasıydı bu,çeşitli meyvelerle süslediğimiz.
Kokusunu hiç unutmadım...
Elinden gelen her şey bittiğinde, sıra artık gitmeye geldiğinde canı yanıyor ya insanın, onu ifade edemedim hiçbir zaman....
Oysaki  kal demek isterdim. İç dünyamda  bütün gün aynı anonslar verildi.
-gitme, kal ! ......
...dudaklarım sustu.Söyleyemedim.
cesaretimi çıkarabilseydim saklandığı kuytudan; gururumu lime lime doğrayıp, yine gelirdim.
Şimdi sesini duyabilmenin bile ayrı bir tadı var..Uzakla yakın arasında çarpıp duran plastik bir top gibi.Nerede olduğumuz belli değil.
Oysaki ben sadece aynı aşk aromalı turtadan istiyorum.Çeşitli meyvelerle süslediğimiz...

Twitter

Blog Arşivi